WWE SUMMERSLAM WWEK - DIARY 1
İnsan, hayatında yaşaması için bazı gereksimler duyar. İnsanın su içmek, nefes almak ve uyku gibi temel gereksimleri vardır. Ama bazı insanlarınlar da bu temel gereksinimlerin için bir öge de girebiliyor. Kimi kitap okumadan duramaz, kimi bir spor dalıyla ilgilenmesi gerekir, kimi resim yapmadan, kimi müzik dinlemeden veya şarkı söylemeden duramaz. Bunu daha fazla örneklerle de çoğaltabiliriz. Ama şu anda okuduğunuz kişinin 4. temel ögesi ,ve blogunda konusu olan, WWE'dir.
Tabi bu 4.temel ögeler bazen tek kişiyle başlayıp grup olarak da çoğalabiliyor. Geçen sene başladığım bu serüvene bir yenisini daha ekledim. Daha önceki yıllarda WWE'de Türk bayraklarını gördük çok fazla olmasa da. Kimimiz "Google"layıp gördü kimimiz canlı yayını izlerken gördü. Her Türk insanı gibi her yerde bir Türk insanı görünce içimiz cız eder. Bu bir dürtüdür aslında. Kendi vatanımız dışında bir Türk bayrağını görünce içten bir heyecan gelir. Peki, çoğalabiliyor derken de ne demek istedim? Geçen yıl Türk bayrağını açtıktan sonra sosyal medyada bir yankı oluştu. Daha önceden açılanlarda bu yankı oluşmuş muydu hiçbir fikrim yok ama iyi ki de açmışım dedirttirdi. Öncelikle bu yazıya gelip de okuyanlara ayrı bir teşekkür ederim. Geçen yılki Facebook'tan gelen mesajları unutamayacağım. Tonlarca mesaj aldım ve her birinizden gelen mesajı içtenlikle mesaj atmaya çalıştım. Ve ardından daha merak edip internetle benimle ilgili başka şeyler yazılmış mı diye merak ettim.
İlginizden dolayı çok teşekkür ederim.
Açmış olduğum blogla iletişimizi devam ettirmeye çalıştım. Ve sıra geldi yazın en önemli olan şovu; Summerslam. WWE'nin en önemli ikinci günü Summerslam bu yıl 23 Ağustos 2015 tarihinde New York'da gerçekleşti. Sosyal medyada paylaşırsam geçen yılki etkiyi alamayacağımı düşündüm ve tekrardan süpriz yapmak istedim.
İnsanlar belirli günlerde çok heyecanlanır. Örnek vermek gerekirse; evlilik günlerinde, mezuniyetlerinde, çocukları olduğunda ya da iş teklifi onaylandığında... Ama benim için farklı bir gün daha vardı: WWE şovuna katılmak. Kalktığım dakikadan itibaren kendimi o güne hazırlamaya çalışıyorum. Özene bezene hazırlanmaya çalıştım. Ki öyle de olması lazım. Sabahın erken saatinde kalkıp otelde kahvaltımı edip hazırlanmaya başladım. Saat 18'i gösterdiğinde yola koyuldum. Times Square-Brooklyn yolculuğu biraz uzun sürüyor. Bunu bilerek daha önceden çıktım. Summerslam, yerel saatte 19.00'da başlıyordu. Metro yolculuğu sakin geçti. Aslında daha fazla şey bekliyordum. Stada vardığımda her şey orada başlamıştı. Resmen Fenerbahçe - Galatasaray derbisi gibiydi. Tezahüratlarla eşlik etmemek elde değildi. Bildiğimiz bütün ünlü tezahüratlar bir bir söyleniyordu. Summerslam olmasına rağmen "NXT", "How You Doin'", "Lets Go Cena, Cena Sucks" gibi tezahüratlar ardı ardına söylendi. Bilet sırası bitmek bilmedi diyebilirim. Ve aslında biletlere bakan kişi sayısı azdı. O yüzden bir de orada bekleme sıranız var. Ve bilet kontrolünden geçtikten sonra her şey başladı. Tabi yeri bulmayı unutmamak lazım. Tamamen stadı bir tur dönüyorsunuz. Neyse, şimdi SUMMERSLAM zamanıydı...
Aslında şimdi diyeceğim 5 maç hiç ilgimi çekmeyen maçlardı.
- Sheamus vs. Orton
- Wyatt & Harper vs. Reigns & Ambrose
- Ziggler vs. Rusev
- Cesaro vs. Owens
- Big Show vs. Ryback vs. The Miz
Bu 5 maçta her hafta RAW'da görebileceğimiz maçlar. Bu maçlara özel stipulation katmaları lazımdı. İlk 10'u da birbirinden yetenekli ancak Hardcore maçı gibi, Last-Man Standing gibi ya da uzun zamandan beri görmediğimiz First Blood maç tarzlarıyla izleseydik tepkim daha iyi olurdu. Ancak tekli ya da takım maçları sade yakışmadı.
Merak ettiğim maçlar:
1 - Takım maçı (Amell & Neville vs. Stardust & Barrett): Maçı merak etmemin tek bir sebebi Stephen Amell'in performansını merak etmemdi. Sonucunu adım gibi bildiğimiz halde ring içi performansını görmeye sabırsızlanmıştım. Beklediğimden daha iyi çıkan Amell, daha fazla antrenman yapsa Superstar olabilecek potansiyel gördüm.
2- 4'lü Takım maçı: Günün en güzel maçlarından biri diyebilirim. Prime Time Player'ların kazanacağını düşünmüştüm. Ancak The New Day yeni şampiyonumuz olmuştu. The New Day'in açılış segmenti alkışlanacak performanstı.
3- 3'lü Elemeli Diva Takım Maçı: Bence bu maçtaki tek eksiklik her divanın kendi elenmesi gerekiyordu. Team B.A.D. bence çok erken elendi. Hani en kötü son 2 takım B.A.D. ve PCB kalması gerekiyordu. Ancak belli ki öyle görmemizi istemediler. Sasha Banks'ın hemen yıldızlaştırmak WWE'nin isteği değildi. Belki de bu kararı etkileyen NXT: Brooklyn'di.
4- Cena vs. Rollins: WWE Şampiyonu Seth Rollins'in performansını gayet iyi bulduğum maçtı. Ancak hala Rollins'e "Biraz fazla mı?" dediğim doğru. Adam High-Fly Süperstarı. Ve bir taraftan da yetenekli. Intercontinental şampiyonluğu daha mı iyi olur diyordum ama Rollins kendisini kanıtlıyor.
5- Taker vs. Lesnar: En beklediğim maçtı diyebilirim. Ama sonu hayal kırıklığıyla bitti.
Bizi Twitter'da takip etmeyi unutmayın!
@EfeReyShow
Özür
Amerika'dan döndükten sonra kendimi toparlayamadım. Tam toparlarken kendimi okul işleriyle buldum. Daha sonradan da ülke acı içindeykende ben de WWE paylaşmak istemedim. Bu yazı geç geldiği için kusura bakmayın...
Aslında şimdi diyeceğim 5 maç hiç ilgimi çekmeyen maçlardı.
- Sheamus vs. Orton
- Wyatt & Harper vs. Reigns & Ambrose
- Ziggler vs. Rusev
- Cesaro vs. Owens
- Big Show vs. Ryback vs. The Miz
Bu 5 maçta her hafta RAW'da görebileceğimiz maçlar. Bu maçlara özel stipulation katmaları lazımdı. İlk 10'u da birbirinden yetenekli ancak Hardcore maçı gibi, Last-Man Standing gibi ya da uzun zamandan beri görmediğimiz First Blood maç tarzlarıyla izleseydik tepkim daha iyi olurdu. Ancak tekli ya da takım maçları sade yakışmadı.
Merak ettiğim maçlar:
1 - Takım maçı (Amell & Neville vs. Stardust & Barrett): Maçı merak etmemin tek bir sebebi Stephen Amell'in performansını merak etmemdi. Sonucunu adım gibi bildiğimiz halde ring içi performansını görmeye sabırsızlanmıştım. Beklediğimden daha iyi çıkan Amell, daha fazla antrenman yapsa Superstar olabilecek potansiyel gördüm.
2- 4'lü Takım maçı: Günün en güzel maçlarından biri diyebilirim. Prime Time Player'ların kazanacağını düşünmüştüm. Ancak The New Day yeni şampiyonumuz olmuştu. The New Day'in açılış segmenti alkışlanacak performanstı.
3- 3'lü Elemeli Diva Takım Maçı: Bence bu maçtaki tek eksiklik her divanın kendi elenmesi gerekiyordu. Team B.A.D. bence çok erken elendi. Hani en kötü son 2 takım B.A.D. ve PCB kalması gerekiyordu. Ancak belli ki öyle görmemizi istemediler. Sasha Banks'ın hemen yıldızlaştırmak WWE'nin isteği değildi. Belki de bu kararı etkileyen NXT: Brooklyn'di.
4- Cena vs. Rollins: WWE Şampiyonu Seth Rollins'in performansını gayet iyi bulduğum maçtı. Ancak hala Rollins'e "Biraz fazla mı?" dediğim doğru. Adam High-Fly Süperstarı. Ve bir taraftan da yetenekli. Intercontinental şampiyonluğu daha mı iyi olur diyordum ama Rollins kendisini kanıtlıyor.
5- Taker vs. Lesnar: En beklediğim maçtı diyebilirim. Ama sonu hayal kırıklığıyla bitti.
Her saniyesine değecek bir şov...
Bizi Twitter'da takip etmeyi unutmayın!
@EfeReyShow
Özür
Amerika'dan döndükten sonra kendimi toparlayamadım. Tam toparlarken kendimi okul işleriyle buldum. Daha sonradan da ülke acı içindeykende ben de WWE paylaşmak istemedim. Bu yazı geç geldiği için kusura bakmayın...