Sunday, September 11, 2016

BROOKLYN'DE MUHTEŞEM 3 GÜN


20 Ağustos, 21 Ağustos, 22 Ağustos... 3 ayrı gece, 3 ayrı şov... 12 saat eğlence... NXT, SUMMERSLAM ve RAW... Başka ne denilebilir ki? İnsan bu blogu yazarken bile heyecanlanıyor. Tabi bir de bunu orada o stadın içinde yaşaması var. Halimi düşünün. Eğer sizinde bir gün şansınız olursa, benim ne demek istediğimi anlayacaksınız. Hani derler ya anlatılmaz, yaşanır. İşte aynı o hesap. Nereden başlamalıyım, nelerden söz etmeliyim bu yazıda onu bile düşünemedim. Summerslam 2014'ün ayrı, 2015'in ayrı ve 2016'nın ayrı yeri oldu. Bu biraz 2 ve daha fazla çocuğunuz varsa hangi çocuğunuzu daha çok seviyorsunuz sorusuyla eş değer buluyorum. Hepsinin farklı tadı, farklı atmosferi ve tabi ki de farklı ruhu vardı.  

Yine daha detaylı özete geçmeden önce yine sizlere teşekkür etmek istiyorum. Geçen 2 yıl gibi bu yılda beni orada yalnız bırakmadınız. Ben orada Efe olarak orada değildim. Türkiye olarak oradaydım. Konuştuğum arkadaşlarıma ve kardeşlerime dediğim gibi eğer bir faydam olduysa ne mutlu bana. Ancak bunu her defasında gittiğimde/eğer bir daha gitme şansım olursa bırakmayacağım, bırakılmasına izin vermeyeceğim. Çünkü ihtiyacımız var. Çünkü WWE'nin Türkiye'de yeri var. Bunu da gösterebilmek için elimden gelen en iyisini yapmaya çalışacağım. Tabi ki herkesin hayali olduğu gibi benim de hayalim asıl orada olmak ve bu serüvenime yaklaştığımı hissediyorum. Çünkü eğer inanırsanız, başarırsınız. 

Bir başka söylemek istediğim şey ise şu üç şey arasında dolanıp düşündüm. Kararsız kaldım. Bayrak, Anı ve Şahit Olma. Evet biraz şifreli gibi ancak şimdi açıyorum. Evet. Bayrağı açıyorum çünkü nedeni belli. Bu rüyaya kaç kere daha şahit olabileceğim ki? Bunu telefona çekmem lazım. Yani telefonuma anı bırakmam lazım. Ve tabi bu ikisini yaparken o arenada canlı izlemek çok güçtü diyebilirim. Sanki her anı çekmem gerekiyormuş gibi hissedince canlı gözlere gerek kalmadı. Orasın ancak izleyemiyorsun durumu çıktı. Çünkü yanımdaki hiçbiri benim gibi manyak derecede çekip durmuyordu şovu. İşte bu üçü arası kararsızlığım beni yordu. Ancak hiçbir yaptığım şeyden pişman değildim.

YOLCULUK: BROOKLYN, NY 

2016'daki yolculuğumuza başlarken rotamız Brooklyn, New York'u gösteriyordu. Yolculuğum başlamıştı.


İLK DURAK: NXT


NXT'nin Wrestlemania'sı olarak adlandırdığımız şovla 3 günlük bültene. Aslında hepimiz biliyorduk ki eğlencenin daha çok arka planda kaldığı ve daha çok güreşin ön planda olduğu bir şovdu. Ve aslında her şovların böyle olmasını istediğimiz doğrudur. İlk olarak Takeover şovundan önce NXT'nin haftalık bölümünün çekimi gerçekleşti. Brooklyn şovunda olması gerekenler ancak ana kadroya katılamayanlardı. 2 maç oldu ama bu maçlar daha çok taraftara yönelikti. Tye Dillinger ve TM61. NXT taraftarının bu 3 yıldızı sevdiğini biliyoruz. Hatta Dillinger'a karşı farklı bir ilgisi var. Çünkü daha fazlasını hak ediyordu.

Ana şova gelirsek; 

  • Bobby Roode, Austin Aries, Ember Moon, Ciampa & Gargano, Bayley ve Shinsuke Nakamura favorilerimdi. İki tahminim dışında tahminlerim tuttu. No Way'e ve Cien'e ihtimal bile veremedim. Roode'un ilk maçı ve Aries'e böyle bir şovda yenilgi vermezdi WWE. 
  • Ember Moon kazanmazsa olmazdı ve bence finisher'ı günün hareketiydi. 
  • Bayley, maçı kazanamasaydı RAW'a çıkacağını tahmin etmiştim. Ancak Bayley'nin kazanamaması üzmüştü. Şu anda Asuka'nın karşısında kazanabilecek birisini görmüyorum. Ember Moon'un çıkışı da zaman alacaktır. Tabi Asuka, Bayley karşısında Heel rolünü aldı. Ancak tekrardan Face'e dönecektir. Liv, Royce, Billie Kay, Aliyah yeterli değil kemer için. Asuka için NXT yenilmezlik serisi devam edecekti. 

  • Takım maçı ise NXT tarihinde en iyi takım maçı olabilir. Takım maçlarının yükselişini gösteren bir maçtı. Açıkçası The Revival'ın kazanmasını beklemiyordum hiç. 
  • Samoa Joe ve Shinsuke Nakamura günün maçıydı diyebilirim. İstediğimiz sonunda gerçekleşti. Ancak Joe bu durumda ne kadar daha kalabilir NXT'de bir fikrim yok. Bir sonraki Draft'a kadar kalır mı yoksa Wrestlemania öncesi şaşırtır mı bizi göreceğiz. Ancak bir tekrar maçı daha bekliyorum. 

  • Genelde TakeOver'larda eski TNA yıldızlarının dönüşü olarak nitelendirdiğim şovda eski bir yıldız gelmedi. Tabi içerisinde 3 önemli TNA starı bulundu. Ama daha fazlasında Hideo Itami'nin önemli bir feuda girişinin sinyalini gördük. Ama bundan da önemlisi GTS, Itami'ye kavuştu. 


İKİNCİ DURAK: SUMMERSLAM


Herkesin olduğu gibi bazı maçların size daha cazip geldiği ihtimaldir. Hatta bazı maçlara neden var dersiniz. Yine benim de beklediğim maçların listesi. Bu 5 maç gerçekten önemliydi benim için.

Universal Championship Match: Finn Balor vs. Seth Rollins

RAW'ın en önemli kemer şampiyonluğu maçı. Ne kadar ilginç! Hala bu kemere karşıyım. WWE ve Dünya Şampiyonluk Kemerini birleştirdikten sonra Intercontinental kemerinin büyüklüğünden bahsetmişlerdi ve şimdi yine kemeri hiçe saydılar. O kemer RAW'da kalmalıydı ve en büyük kemerleri RAW olmalıydı. US kemeri Smackdown'a geçip, RAW'a da Cruiserweight kemeri gelmeliydi. Universal kemeri işte benim gözümde bu yüzden kaybediyor. Bu yüzden değeri hiç. Maça gelirsek favori maçlarımdan bir tanesiydi. Hatta sonucu şaşırttı ve Finn ilk Universal şampiyonu oldu. Tabi ne kadar süre ön planda olacak bu kemer bilemeyiz. Ama yine de Finn'in Seth'e olan karşı galibiyeti önemliydi bizim için.

WWE World Heavyweight Championship Match: Dean Ambrose (c) vs. Dolph Ziggler

Dolph'un böyle bir maça çıkmış olması bile uzun yıllardan sonra önemli bir adımdı WWE için. Hala bir umut var dedirttirmişti. Tabi kazanmasını maalesef beklemiyordum. Dean'in kazanmış olması burukluk yaşatsa da yine de şahit olmak böyle bir maça güzeldi. 

John Cena vs. AJ Styles

Günün en iyi maçıydı gözümde. Çünkü AJ, Cena'yı yenmişti. Sadece yenmiş olması en iyi maç yapmaz. Bunu aslında performansların dışında seyirci de eklenir. O ambiansa ortak olur. Ve olduğum yerdeki tezahüratlar maçı maç yapan şeylerdi. İkilinin en iyi maçıydı. AJ'in yenmesiyle beraber John Cena'nın yavaş yavaş uzaklaşıyor olmasının sinyaliydi.

Women's Championship Match: Sasha Banks (c) vs. Charlotte

En çok beklediğim maçlar arasındayken maçın botch'ları maçtan aldı götürdü beni. Sasha'nın sakatlanma ihtimaline karşı Charlotte'ın kemeri kazanması ve Sasha'nın kaybetmesi....Bu gerçekten üzücüydü. Bu Summerslam Women kadrosu için önemli bir yere taşıyacakken olduğu yerde bıraktı ve 1-2 adım geri götürdü bence. Hala Charlotte'ın ve Sasha'nın sakatladığı sahne gözümün önünden ayrılmıyor. Daha iyi maç bizi bekleyebilirdi. Bence en kötü şans günün başlarında olmasıydı maçın.

6 Women Tag-Team Match: Good vs. Bad

Women Evolution'dan bahsederken bu maçı bahsetmeden olmaz. Gerçekten RAW Women kadrosunun görmesi gereken bir senaryo. Paige durumu vahim zaten, Nia Jax'in her hafta indy güreşçilerle gereksiz yer kaplayışı ve Summer Rae'in kayboluşu. Gerçekten yazık. Açıkçası Nikki'nin geleceğini bile bile Face takımın kazanacağını beklemedim. Smackdown kadrosunun geliştiğini gösterdi maç kadın güreşçiler tarafından. Tabi Becky, Naomi ve Carmella'nın kazanmasını isterdim gönülden.


Evet, diğer maçları hüsranlıkla izledim demek istemiyorum ancak olsa da olurdu olmasa da olurdu. Dikkat ettiyseniz Brock'la Randy'nin maçını eklemedim bile. Hem de ana maçta böyle bir rezalet beklemiyordum. Şoka uğrattı beni. Ve arkamda adam Randy'nin t-shirtünü çıkarıp attı öne. Doğru bir karardı. Brock'a karşı bir şeyim yok ama bu biraz ağır oldu. Summerslam böyle bir bitişi hak etmedi. Diğer maçlara karşı görüşümü yazmıştım. Daha iyi bir set-upla daha iyi bir şov çıkardı. Sami Zayn ve Cesaro'nun kick-off şovunda olması hala beni nerede olduğumu düşündürttü. 


ÜÇÜNCÜ DURAK: MONDAY NIGHT RAW


Aslında daha iyi bir şov bekliyordum yine. Wrestlemania'dan sonraki RAW gecesi gibi hissetmeliydik. Ancak işler ters gitti. Günün ana hatları ilk Finn'nin kemeri bırakması ve ikinci olarak Bayley'nin ana kadroya çıkışıydı. 

FINN BALOR

Her ne kadar Curb Stomb'un tehlikeli olduğu için kaldırılsa da Seth'in Power Bomb'u daha çok yıldızı sakatladı ve bunlardan biri yeni şampiyon oldu. Normalde Roman Reigns uzaklaştırılmasaydı Universal kemeri maçı aslında Roman ve Seth arasında geçecekti söylentilere göre. Ancak Finn kemeri bırakınca bir sonraki PPV şovunda yani Clash of Champions'ta bu maç olur dedik. Ve Summerslam'den bir sonra gecesindeki RAW'da yeni bir turnuva olup yeni şampiyon belirleme kararı aldı. Ve yenenlerden biri Roman Reigns'ti. Rakipleri ise Seth, Cass ve Kevin Owens'ti. Ancak Finn'in kazanışı ve ilk şampiyon oluşu tarihe geçmişti.

BAYLEY

Sasha'nın ciddi sakatlanmasına karşın Bayley ana kadroya çağrıldı ve bunu açıkçası bekliyordum. Zaten Bayley'nin kartları elden ele dolaşmaya başlamıştı bile. Bu hem üzücü hem heyecanlandırıcı bir gündü. İsterdim ki o sıralarda Sasha'da olsun. Charlotte ve Bayley'nin mücadelesinin sinyalini vermişti. 

DUDLEY BOYZ'a VEDA

Geçen yıl geri dönüşlerine şahit olduğum ve bu yılda veda edişleri eskilere götürdü. Nereden, nereye... Artık arka planda rol alacakları ve ring içi aktivitelerinin son olacağının günüydü. Eğer eski bir WWE taraftarıysanız ne demek istediğimi anlamışlardır. Zordu. Ama asla, asla deme.



Son olarak söylemek istediğim şey ise sizlerden her gelen yorumu okumaya çalıştım. Sorularınızı cevapsız bırakmak istemedim. Başka bir yerde birisi soru sorduğunda veya benden bahsedildiğinde benim görmemi istediniz. Bunun içinde her birinize TEŞEKKÜR EDERİM. Ayrıca arkamda olan aileme de teşekkür etmeden geçmek istemem. Her zaman yanımda oldular. Bunun sadece Summerslam'le kalmayacağıma söz veriyorum. Biraz daha işleri büyütmeyi planlıyorum. Yakınlarda yeni haberler gelebilir. Ancak kesinleşmeden şu anda bir şey demek istemiyorum.

Teşekkür ederim...

EFEREY

No comments:

Post a Comment