Friday, November 25, 2016

İNCELEME | SURVIVOR SERIES 2016

Survivor Series WWE'nin en önemli dört şovundan bir tanesi. Şov içerikliği bakımından en dolu maç şovlarının ve heyecanın yüksek olduğu günlerden biri. Royal Rumble maçı olsun, Elimination Chamber maçı olsun, Money In The Bank maçı olsun en cezbeden şovlar arasında yer almakta ve bunların yanında Survivor Series'de yalnız kalmaz. Bragging Rights'ı andıran şov aslında asıl Survivor (hayatta kalma) temasına geri döndü şov. İşler iki tarafın kızışmalı maçlarına ve gelelim yılın en önemli şovlarından biri olan maçlara göz atalım.



NİKKİ OLSA NE OLURDU?


wwe.com


Günün ilk maçı kadın yıldızların yer aldığı 5'e 5 eleme maçı oldu. RAW takımında Charlotte, Bayley, Sasha Banks, Alicia Fox ve Nia Jax yer alırken Smackdown tarafında Natalya, Naomi, Becky Lynch, Alexa Bliss ve Carmella takımı oluşturdu. Maça başlamadan önce Nikki Bella (Natalya'nın yerine) arkadan saldırıya uğradı. Takım kaptanı Natalya, onun yerini aldı. Bu nasıl bir şey? Smackdown tarafına bakarsak, en önemli halkası Nikki Bella ve takımın kaptanı olunca onun üzerine oynandı. Natalya da bu fırsatı kaçırmayarak takımın 5. üyesi oldu. Ancak şöyle bir durum var ki bence Carmella veya Alexa Bliss'in başına gelmeliydi. Çünkü Smackdown tarafı yetersiz kaldı. Natalya zaten başından beri o takımın içinde olması gerekiyordu. Ve daha önceki Smackdown'da Natalya ve Nikki karşılaşarak kazanan takımın kaptanı, kaybeden takıma giremeyeceğini biliyorduk. Saçmalık! İki yıldız da Smackdown'un bir parçası. Ama şöyle bir durum olsaydı Nikki ve Becky karşılaşsaydı daha mantıklı bir açıklaması olabililirdi. Tabi bir de Becky'e gelirsek harcandı. Kadın Şampiyonu dururken, Nikki'nin takım kaptanı olması açıklanabilir gibi değil. O yüzden bence Smackdown 1- 0 yenik başladı. Sıra maça geldiğinde de ayrı bir saçmalık vardı ve eleme sırasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Naomi'nin öyle bir elenmesi, Alexa'nın sonlara kalması, Sasha'nın roll-up'la elenmesi, Alicia'nın finisherını yapamaması... maçı düşüren şeylerdi. Bunun sonucunda da güçlü taraf RAW, mavileri yenen taraf oldu. Belki Smackdown'da Nikki Bella olsaydı da bir isim RAW'a karşı tabi ki de daha dengeli bir taraf olabilirdi diyebilirim.

MARYSE'Lİ MİZ


wwe.com


Evet, aslında 900. Smackdown'a özel bir yazı yazmak istiyordum ancak kendi yoğunluğumdan ve bu yazıyla çakışacağını düşündüğüm için kendimi tekrarlamak istemedim. Ama şu bir doğrudur ki Survivor Series önceki Sami Zayn ve Dolph Ziggler karşılaşmasını rafa kaldırmak en büyük hataydı. Bu kararı doğru bulmuyorum. Dolph'la Sami karşılaşsa en iyi maçlar arasına girebilir ve günün en keyifli maçlarından biri olabilirdi. Ancak tabi ki de bu şansı bize tattırmadılar. Sonucunda ise kaliteli bir maç çıkmadı ve maç bana göre değerini kaybetti. Bir de sonuç da maça damgasını vurdu. Smackdown'da kalmasını isterken, keşke Sami kazansaydı dedim. Dolph'u bu maçtan almak kötü bir karardı.


EŞİTLİK GERÇEKLEŞTİ Mİ?


wwe.com


20 kişilik bir maçtan böyle bir şey çıkamazdı. Bu gibi maçlarda takımlı her iki takım üyesinin de elenmesi bana anlamsız geliyor. Takım seni sen yapan şey, tamam. Ancak böyle bir günde bu yakışmaz. Daha tat katar. O zaman takımlardan sadece bir üyesini maça koyup devam etselermiş? Sadece doluluk olsun diye bu yapılmamalı! Bu gibi karşılaşmaları yapan şey maçın adrenalinidir. Ancak nerede o? Breezango'nun hemen elenmesi ve bu güne çıkması bile mucize. Ve ilk saniyelerde elenen takım oluyor. Keşke olmasaymış dedik. Ve ardından kırmızı takımın Uso'lar tarafından kaptanlarının elenmesi şok eden bir gelişme. Açıkçası beklenmedik bir hareket. Takımlar olarak birkaç hareket dışında yetersiz görüyorum ve Smackdown'un yetersiz kaldığını düşünüyorum ve oyuncak yerine koydular. Maça ağırlığını basan Uso'lar oldu. Ve bence iyi iş çıkardılar. Ama onun dışında ne desem boş. Takım olarak önemli gösterdikleri maçta hemen elenmeleri bir tıkla, bence maçın kalitesizliğini gösteriyor. Maçın sonucunda da Cesaro ve Sheamus bundan karlı çıkan taraf oluyor her ne kadar Uso kardeşler yeterli olsalar bile. Kırmızı taraf 2-0 önde. Zaten Survivor Series'i kazanan belli oluyor.


SABOTAJ


wwe.com


Her ne kadar Cruiserweight temasını artık saçma bulsam da günü kurtaran maçlar arasında yer oluyor. Ancak bu gün için geçerli olamadı. Maç içinde gayet kaliteli hareketler izledik. İkisi de maç içerisinde kendisini izlettirdi. Her ne kadar WWE, Survivor Series'de bu maçı biraz düşürmüş. RAW'da hak eden kişiler varken tema gereği Smackdown'dan Kalisto seçildi. Bu gayet doğal. Ancak bu maça Baron Corbin sataşırsa bu iş pek iyi olmaz. Mavi tarafın bu maçı kazanabilecek bir durumu varken Carbon karışarak ödül vermiş oluyor. Kemer ve Cruiserweight kadrosu RAW'da kalıyor.  



KISA BİR SHIELD DÖNÜŞÜ


wwe.com


Bana göre günün en önemli ikinci maçına geldi sıra. Günü kurtaran maç diyebilir miyiz? Diyebiliriz. RAW'ın en önemli 5 yıldızı ve Smackdown'un en önemli 5 yıldızı karşı karşıya geldi. Gerçekten en önemli 5 yıldız mı tartışılır tabi ama seçilenler onlardı. Ve maçın en önemli karesi ise tabi ki Smackdown'un Commisioner'ı Shane O'Mac'ten geldi. Maç çok dolu dolu geçti ve izleyici olarak keyif aldım. İki şey beni hafif uzaklaştırdı. Roman'ın McMahon'a spearı ve Dean'in geri dönmesi maça. Tabi bu ikinci dediğim biraz saçma gibi. Shield'ı döndüren kişi olan o. Ve ilk Dean'in elenerek Shield'ın birleşmesini kırmak istediler anladığım kadarıyla. Tabi AJ'e yazık oldu. Ancak tabi olan oldu. Son 4'e de Wyatt Family'nin ve Shield'ın iki üyesinin kalması mutlu etti açıkçası. Maç olarak iyi bir bitiş oldu diyebilirim. Mavi tarafın ilk eleme kazancı oldu. Sonuçta 2-1 ve RAW galip olarak günü tamamladı.



13 YILLIK HÜSRAN


wwe.com


13 yıl millet bunu mu bekledi? Goldberg'ün gelişi bu mu olacaktı? Sevinci misin sebebi bu muydu? Brock, Brock olalı bu kadar ezildi mi? İkili bu maç için ne kadar aldı? 2 spear + 1 Jackhammer ne kadara geldi? Bu sorular bu maçı tamamlayan şey oldu. 1 dakika 26 saniye günü kurtardı mı? Amerika'dan Kanada'ya gidenler memnun kaldı mı? Bana göre gün hüsranla bitti. Bu kadar bekleyişe böyle bir maç bence adaletsizlik. Maçı daha sonra seyredebilme şansım olduğu için maç iptal mi oldu dedim. Ve son 5 dakikaya sığdırılan bir maç ne kadar iyi olabilir ki? Tamam bir şok etkisi ancak bu olmamalıydı. Hem Brock'u küçük düşürme hem de Goldberg bunu nasıl kabul etti? Bir de Goldberg'ün formunu düşünmek lazım ama 13 yıl bunun için miydi? Goldberg'ü sevmeme rağmen ve hatta onu tutmama rağmen fantazi savaş benim için hüzünlü bitti.

Sunday, November 20, 2016

İNCELEME | NXT TAKEOVER: KANADA

Bu gece yarısı gerçekleşecek olan 30. WWE Survivor Series'in yanı sıra NXT TakeOver da ilk kez dün Kanada'da taraftarlarıyla buluştu. Uzun zamandan beri WWE, Kanada'da bulunmasa dahi bu iki önemli şov yokluğunu giderecek gözüküyor. Dün bir şovu tamamladık, bugün ise ikinci şovuyla WWE yıldızları Air Kanada stadında seyircisiyle buluşacak. Ancak onun öncesinde dün neler oldu göz atalım.


KANADA vs. KANADA


wwe.com

Kanadalı Bobby Roode, Kanadalı Tye Dillinger'a karşı karşıya geldi. Bu bir bakıma kötü bir bakıma iyi bir durum sergiledi. Evet, benim açımdan kötü olmasının sebebi iki Kanadalı güreşçisini bir maçta harcadı. En azından bir yıldız, bir başka ülkeden katılsaydı maçın galibi büyük çoğunlukla belli olacaktı. Ancak öyle olmadı ve iki Kanadalı güreşçi karşı karşıya çıktı. Bir diğer açı ise iyi olmasının sebebi ikisi de bunu hak etti. İki güreşçi de güreşe yıllarını vermiş isim ve ikisi de WWE'de olmak önemli bir parçası hayatlarında. Bu yüzden ikilinin beraber ringi paylaşması aslında mutlu etti beni. Sonuçta yine Bobby Roode kazansa da Tye Dillinger yine taraftarların gönlünden ayrılmadı. Bakalım Dillinger, NXT'deki yoluna nasıl devam edecek? Bana göre başarılı güreşçinin NXT'de yapacak bir şeyi kalmadı ve kanıtlayacak bir şeyi de kalmadı. "Perfect 10" karakteriyle oturmuş bir kimliği var. Ve aslında ikisi iyi bir takım olabilirdi. Ancak Roode'u bu zamanlar takımlaştırmak yanlış olabilir. Bir bireysel başarı kazanması gerektiğini düşünüyorum. Her ne kadar kaybedenin Dillinger olması mutsuz etse de, kazananın Bobby Roode olması toparlıyor durumu.

KUPANIN SAHİBİ BELLİ OLDU!


wwe.com

2. defa düzenlenen Geleneksel Dusty Rhodes Takım klasiği turnuvasının galibi dün belli oldu. Dusty Rhodes'un aramızdan ayrılışının ardından böyle bir turnuva düzelemişti WWE ve bu yıl da devam ettirdi. Her ne kadar amaç Dusty'i anmak olsa bile, tanımadıkları güreşçileri turnuvaya sokmak mantıklı mı bilemiyorum veya Dusty'i sevmek zorundalar mı? Tabi, güreş sektöründe sevmesen bile saygı duymak önemlidir. Çünkü belki o olmasaydı sen olmazdın ya da seni yapan o olmazdı. Final maçına geri dönersek Paul Ellering'in eşlik ettiği The Authors of Pain'in karşısında TM-61 takımı yer aldı. Finalistlerimizden memnun kalmasam dahi iyi bir maç sergilediler. Finalde, DIY ve Team Aries takımlarını daha da görmek isterdim. Ancak senaryo gereği DIY takımı şampiyonluk yoluna giderken Team Aries takımı da eksik vererek turnuvadan ayrılmak zorunda kaldılar. Maç beklediğimden daha da aksiyonlu geçmesi tansiyonu yükseltti ama Paul Ellering'in maçta 'kafeslenmesi' durumu bana göre komik ve garip hale getirdi. Kupanın kazananı ise samoalıları andıran The Authors of Pain oldu.

YENİ TAKIM ŞAMPİYONLARI


wwe.com

DIY ve The Revival ekibi bir kez daha aynı ringte karşı karşıya geldiler. Maçta yok yok muydu? Belki de bu ikili takım NXT'deki takımları bir seviye üste taşıdılar. Bu kez bu iki takım 2 out of 3 maçında karşılaştılar. Bu ne demek? 2 kez kazanan maçın galibi oluyor. Maç gerçekten heyecan doluydu ve her iki takımda ellerinden gelen her şeyi yaptılar ve en üst noktaya taşıdılar. Bu maça öyle bir maç özelliği eklenince de tadından yendi demek yanlış olmaz. Normalde Revival ekibini başlarda çok sevmezdim. Ancak geçen özel şovda TakeOver: Brooklyn'de kendileri bana da kanıtlamış oldular ve bu şovda da etkisi sürdü. Her ne kadar DIY takımının turnuva finalinde olmasını istesem dahi bu sonuçta gayet iyi oldu. Ama bakalım DIY takımı ne zaman ayrılacak? Bunu konuşmanın yeri şimdi olmasa bile Tomasso Ciampa'nın o ifadeyi taşıdığını biliyoruz. Tebrikler DIY.

BİR GERİ DÖNÜŞ


wwe.com

Şimdiki maçımız co-event dediğimiz Kadınların Şampiyonluk maçı. Şampiyonumuz Asuka, karşısında 6 yıldan sonra ilk kez WWE ringine çıkan Mickie James var. Açıkçası, en beklediğim maç buydu. Hem karşılaşmayı merak ettiğim için, hem de WWE seyircisi Mickie'yi nasıl karşılaşacağını merak ettiğim için. Ve tabi WWE, yalnız bırakmadı onu. Zaten genelde uzun süreli dönüşlerde WWE her ne kadar sevilmese de onun yanında oluyor. Birkaç istisnalar olabilir tabi. Mickie James'i 6 yıl WWE'de görmesek bile kendisini gösteriyordu. Evlendi, çocuğu oldu ve TNA'de yer aldı. Mickie'nin geri dönmesi gerçekten hoşuma gitti ve tabi ki de formundaydı. Evine hoş geldin Mickie. Maça dönersek, hafif bir burukluk vardı. Daha iyi bir maç olabileceğini düşünüyorum. İyi bir maçtı ancak eksikti. Acaba bir umut Mickie alır mı dedim. 13 dakikalık maçın sonucunda ise Asuka yenilmezlik serisine ödün vermeden yoluna devam ediyor. 

YENİ ŞAMPİYON


wwe.com

Günün ana maçı ise, güne şampiyonlukla başlayan Shinsuke Nakamura'nın karşısında günü şampiyonlukla bitiren Samoa Joe arasında oldu. İkilinin mücadelesi aylardan beri devam ediyor ve acaba bu da finali miydi? Beklediğimiz bir maç oldu ve her ne kadar Nakamura'nın yanında olsam da Samoa Joe'nun kazanacağını düşünmüştüm. Ve yeni şampiyonumuz Samoa Joe oldu. Sakatlanmaların maça yansımasını pek sevmesem de bu gelişmelerle çok iyi oynuyor güreşçilerimiz. Joe çok fazla o yönü kullanmasa bile hissettirdi onu. Maç öncesi gerilimi çok yüksek tuttular ancak ben alacağımın fazlasını aldığımı düşünüyorum. Bir başka maç daha görür müyüz aralarında? Ancak şampiyonluk maçına çıkabilecek adam az olduğundan dolayı ne kadar uzun tutabilirse senaryoyu o kadar uzun tutmaya çalışıyor. Bu da stratejiyi getiriyor. Tehlikeli silah olan Muscle Buster, Brooklyn etabının devamında  Nakamura yenilen taraf oluyor. 3 ay kemeri elinde tutabilmiş oldu. Bu hafta çok NXT açısından çok da fazla bir şey göremeyeceğiz. Toronto'da yapılan önceden çekilen maçların yayını olacak. Bir sonraki hafta ise bu ikili devam mı edecek yoksa yeni bir heyecan mı geliyor görüyor olacağız. Ama tabi bu haftaya segment dediğimiz sahneler serpilebilir. 

Toparlarsam, NXT yine aldı götürdü günü. Eksiklikler burukluklar olsa bile bu şovu tamamlamış olduk. NXT gibi bir şovun Kanada'da olması beni mutlu etti. Her ne kadar medyada RAW ve Smackdown ön planda olsa bile NXT'nin bence eksik bir yanı yok. Bir sonraki şovumuz için heyecanlanmaya başladık bile. Şimdiki durağımız ise Survivor Series. 

Sunday, November 6, 2016

Sıradaki Brock Lesnar


13 yıldan sonra bir ilk...


    Bill Goldberg, uzun zamandan sonra tekrardan WWE ringine geri döndü. 14 Kasım Buffalo'da gerçekleşecek olan Pazartesi Gecesi RAW şovunda yer alacağını söylediler ilk. Ancak 17 Ekim'de Goldberg bizi şaşırtarak 13 yıl sonra tekrardan evine döndü. 10 Ekim'de Sportcenter'a konuk oldu ancak hem bu kadar hızlı ve de Brock Lesnar'a karşı çıkacağını beklemiyorduk. 

Bill Goldberg kimdir?


Daha çok WCW zamanlarında ön planda olan, o rampaya çıktığında onun bir şey yapmasını bekleyen bir taraftar olduğunu düşünün. O zamanın belki de Brock Lesnar'iydi diyebiliriz. Ne demek istediğimi izleyenler daha iyi anlar. Sting, Lex Luger, Perry Saturn, Konnan, Chris Jericho, Scott Hall, Hulk Hogan ve daha fazlası Goldberg'ü tatmış isimler. Her ne kadar eskiden bu kadar face karakterler göz planda olmasa bile, bu adamın bir havası vardı.

"Who's is next!" Goldberg'e yapışmış cümlelerden biri. Hem taraftarların pankartında yer alan hem de o parlayan döneminde kendisiyle kalıplaşan bir cümleydi. Yani, "Sıradaki kim?".  Bu dönüşüyle beraber sıradakinin kim olduğunu öğrendik. Ve o isim Brock Lesnar. Tabi, bir de Goldberg dediğimizde aklımızda gelen en önemli şey namağlup olması. 173 galibiyet ve 0 yenilgisi bulunuyor. Bu o kadar önemli bir rekor ki kırılamayacak durumda.WWE tarihinde bireysel maçlarda hiç yenilmedi. O zamanın John Cena'sı diyebiliriz. Şaka şaka. Ancak Goldberg, WWE yöneticileri tarafıyla pek anlaşamadı ve ayrılmak zorunda kaldı. Goldberg'de, 2004'ün Wrestlemania'sından sonra şirketten ayrıldı. Son maçını ise Survivor Series'de rakibi olan Brock Lesnar'dı.

Evet, Goldberg döndü. Ancak 49 yaşında birinin dönmesi doğru mu? Sağlığı yeterli olacak mı? Evet, Goldberg'ün ringe dönmesini onaylayın bir sağlık ekibi var ancak şu an o yaştaki biri başka bir yerde ringe çıksa "Hadi be" dersiniz. Ve hala şaşılacak bir durum. Bu hazmedilemeyen durumu bir de ringde yaşayalım. Goldberg, Monday Night RAW'ı açan isim oldu. WWE fan kitlesinin ne kadar çok Goldberg'ü sevildiği inkar edilemez. Herkesin Goldberg'ü sevme dönemi olmuştur. Her ne kadar yeni dönemdeki Roman Reigns gibi olsa da o yıllarda bu çok da göz önünde değildi. Çünkü taraftarlar Goldberg'ü seviyordu ve yenilmesini hiç istemiyordu. Böyle bir dönemden gelme Goldberg. O korkusuz yıldız, şimdi tekrardan WWE ringinde. Bunun için tekrardan çalışmalarına başladı. Brock, için dersler almaya başladı. Tabi bir de şöyle bir durum var. Bu maçı bu yılki Wrestlemania'da beklerken bu ay içindeki Survivor Series'de gerçekleşecek. Her ne kadar Wrestlemania büyük bir şov olsa da Survivor Series'i de unutmamak lazım. Çünkü en uzun soluklu 4 şovdan biri. Öyle olunca da izlemesi keyifli bir maç olacağını umuyorum. 12 yıl önceki iki güreşçi değiller ikisi de. Ancak yine de o yılları hatırlatacak dakikalar olacaktır. Ve insanlar bunu bekliyor. Tabi buradaki bir diğer soru ise uzun yıllardan sonra iki face dediğimiz kişiler mi karşılaşacak? Biri Goldberg, Biri Brock Lesnar. Bu cevapları 20 Kasım'da öğreneceğiz. 

Monday, October 31, 2016

İNCELEME | HELL IN A CELL 2016

RAW'ın ikinci özel aylık şovunda Hell In A Cell 3 ana şovla karşımıza çıkıyor. US kemeri şampiyonluğu, Kadınlar Kemeri Şampiyonluğu ve Universal Kemeri Şampiyonluğu cehennem kafesi maçında oldu. Clash of Champions'dan sonraki ilk RAW'a özel şovda tarihe tanıklık mı ettik? İşte göze çarpan olaylar: 


SPEAR'IN GÜCÜ




Göze çarpan olayların başında bu maçla başlamamız kötü oldu. Çünkü göze çarpan bir şey yok. Kemer maçları göze çarpması gerekirken bu maç göze batan değerindeydi. Göze batmasının yanı sıra maç 24 dakika sürdü. PPV'dan uzaklaştıran nedenlerin arasında baş tacına oturmuştu. Evet, esprileri bir tarafa bırakırsak inşallah bu hikaye burada bitmiştir. Çünkü bu ikiliden bir başka senaryo çıkması imkansız. Artık neyle sonuçlanacağını biliyoruz, nasıl biteceğini biliyoruz ve en önemlisi de sonucunu biliyoruz. İşte bu yüzden WWE bizim yani taraftarlarının yanında olmalı artık. Maçta kimin alkışlandığı kimin boo'landığı yine aşikar. Ve yine haklı taraf biz çıktık. Bu maç için Hell in a Cell şovundan ziyade yarın daha önemli. Çünkü Roman'ın karşısına yeni biri çıkmalı. Rusev böyle giderse daha da ezilen taraf olacak ve boşuna bir güreşçi daha yıpranıyor durumuna düşecek. Ayrı olarak ise, Roman Empire'ın ne kadar daha devam edeceği konusu önemli. Bu adam 30 gün uzaklaştırıldıktan sonra Universal kemerinden alıkoyuldu. Okey, sıkıntı yok. Ancak bir başka kemer verilmesi diğer güreşçilere haksızlık deniliyor. Bu yapmamış olsa bile senaryodan uzak tutmak anlamında olsa da hak edenlere haksızlık oluyor. Ve bu senaryo anlamında da kendini tekrarlamaya düşürüyor. İşte her defa yenmesinden ziyade, artık kabul ettiğimizi düşünüyorlar, en azından senaryo açısı değişse daha da rahatlayacağız diye düşünüyorum.

JeriKo İŞ BAŞINDA




Günün ikinci Hell in a Cell maçı ise RAW'ın lafta en önemli kemeri olan Universal Kemer Maçı var. Kemer sahibi Kevin Owens, Seth Rollins karşısında kemerini korumaya çıkıyor. Maç başlarken tabi hala bu maç nasıl ana maçta değil şokunu yaşıyorsun ve bir an önce ana maçın gelmesini bekliyorsun. Çünkü neyin geleceğini tahmin edebiliyorsun. İşte bu yüzden bu maç biraz havada kalıyor. Kemerin değersizliğinin dışında bir de gün içinde önemini yitirdiği nokta oluyor. Maçımıza dönersek eğer kaliteli bir maçı geride bıraktık. Maçın kazananın Kevin Owens olacağı belliydi. Senaryonun içerisine girdiğinizde bunu fark edebilirsiniz. Chris Jericho'nun katkılarıyla, Kevin Owens'ın kemere anlam bütünlülüğü geldi. Çünkü sadece ben en iyisiyim demekle olmaz. Bunu bozan ve başarıya ulaştıran kişi 9 kez Intercontinental Şampiyonu olan Chris Jericho. "You Just Made The List" senaryosu birlikteliği getiren şeyler arasında. Bu ikilinin promoları izlenilmesi gereken sahneler olduğunu düşünüyorum. Jericho ve Owens mikrofonda gayet başarılar. Ancak o mikrofon bir gün baya patlayacak ve o günü bekliyorum. Açıkçası bugün onu bekledim. İhanet konusunda yakın bir zamanda gerçekleşse dahi bir gün gelecek. Ben öyle umuyorum. Çünkü Jericho bu kemer maçına çıkmayı hak ediyor ve WWE ile son zamanlarına yaklaşıyoruz. Her defasında kendini izlettirmesi bile büyük bir başarı. Seyirciyi yakalayan şeyi yakalıyor ve buluyor. Ve zaten o yüzden hala WWE'nin göz bebeği ve vazgeçilmesi. Açıkçası bu maçtan biraz daha fazlasını beklemiştim. Kötü demiyorum ancak o ikili masa hareketi dışında şaşırtacak bir sahneyle karşılaşmadım. Olmalı mıydı başka? Tartışılır. Bakalım senaryo nasıl devam edecek?

YAPTI YAPACAĞINI


Cruiserweight adına bence hak edilmeyen maçtı. Daha farklı ikili kombinasyonuyla daha iyi bir maç günü çıkabilirdi Cruiserweight'lerin adına. Ancak hem ikilinin beraberliği hem de Brian'ın zamanının dolması bize bunu tattırdı. TJ Perkins, kemerinden erken vazgeçmek zorunda kaldı ve bence erken de vermiş oldu diğerlerine göre. Aslında bu kemeri kemer yapan şey her ay başka birinin şampiyon olma ihtimali var diye düşünüyorum. Çünkü bu turnuvada da gördük ki her biri iyi bir iş çıkardı. Popüler güreşçilerin yenilmesi bile şaşkına uğrattı veya hiç görmediğimiz birinden iyi maç çıkardığını görünce aman tanrım dedik. Aslında herkes çıkabilirdi bir sonraki etaba. Ancak malum WWE kendi içindeki anlaşmalarından dolayı TJ finalde şampiyon oldu. TJ kötü mü diyorum hayır. Ancak gönüllerin şampiyonu belliydi. Bu maça döndüğümüzde ise birbirinin geçmişi buraya getirdi. Bana kalırsa doğru. Belki yavaş yavaş Brian çekildikten sonra daha çok senaryosuz maçlar gelecek ve bizi daha çok heyecanlandıracak. Belki de başlangıç olarak bunu göstertmek istediler. Tabi Brian yarında hemen yenilebilir ya da uzun bir sürede tutabilir. Belki kemer maçında kaybettiğinde de bırakabilir ringi. Ancak bunlar hep ihtimal. Ama bence Brian başka bir senaryoyu hak ediyordu. "Yenmeme izin vermelisin!" çok hafif kaldı. İzin vermediği halde Perkins, kazanan taraf yine de Brian oldu. Büyük ihtimalle yarınki RAW'da bu senaryo devam edecek ve Survivor Series'e yansıyacak. Söylemeden geçemeyeceğim; eski Brian Kendrick'i aradığım doğrudur. O Paul London'la olduğu zamanlar... Tabi ki zaman akıyor ve bunu durduramıyoruz. Hell in a Cell'de ilk yeni şampiyonumuz The Brian Kendrick oluyor.

SHAME-US



Bir takım böyle mi yok edilir? The New Day için artık kemeri ne kadar ellerinde tutabilirse o kadar iyi. Rekora doğru koşuyor üçlü. Burada daha çok göze çarpan şey ise Sheamus ve Cesaro birlikteliği. Daha önceden bahsetmemiştim aslında istediğim bir ikiliği çıkarmış oldu WWE. Yanlış bir zamanlama ama olması gereken oldu. "Best of 7" Serisi maçları hüsranla bitti. Hatta bir de üstüne takım bireysel bir kemer değil, Foley'den takım kemeri mücadelesi teklifi geldi. İyi hoş ancak zamanlama yanlış. En az 7 hafta desek bunun için miydi bütün mücadele? Tamam sonunda bir form tutacaklar ve nasıl bağlayabileceklerini düşünüyor şu an WWE ekibi ancak yanlış bir zamanda oldu. Belki seri hiç olmasa daha iyi bir ikili ortaya koyabilirlerdi. Ve aslında WWE'nin böyle bir ekibe ihtiyacı vardı RAW kadrosunda. Çünkü ana kemere çıkamayacakları kesin olunca böyle bir senaryo yapalım demişler. İkilinin ayrılacağını düşünmüyorum ancak başka bir türlü birlikte olsalardı daha iyi bir sonuç çıkardı ortaya. Bu maç için ise söylenecek çok bir şey yok aslında. İki iyi güreşçiyi birlikte tutarak kemeri kazandırmaya çalışacak. Bir sonraki PPV olmasa bile ya da ona yakın RAW şovlarında bir kemer kaybı görebiliriz diye düşünüyorum. Tabi birliktelikleri Matt Hardy ve MVP gibi gözüküyor şu anlık ancak birbirlerine tutunabileceklerini düşünüyorum. Ancak günün galibi New Day oluyor.

TARİHTE BİR İLK!



Günün ana maçı ise, Divas Revolution/Women's Evolution'ın öncülleri Charlotte ve Sasha Banks'in Hell in a Cell maçıydı. Bu iki kadın güreşçiyi ayakta alkışlamak istiyorum. Çünkü gerçekten WWE'de yapılmayan, belki de farkındalık yaratan, şeyleri yapıyorlar. Bu zamana kadar 35 Hell in a Cell maçı olmuş ve bunların hiçbirinde kadınlar yer almıyor. Bunu yapabilecek ikili vardı. Bunu siz de tahmin edebiliyorsunuz; Lita ve Trish ikilisi. Ancak onlarda zamanında RAW'ın ana maçına çıktığında onlar da aynı tepkiyi almıştı. Bu yıl Sasha ve Charlotte ikilisi hem RAW'da hem de aylık bir şovda ana maça çıktı. Zamanın bu kadar çabuk geçmesi ve gerçekten bu kadar yakın bir zamanda bir aylık şovda PPV yapacakları aklıma gelmezdi. Çünkü biraz daha zaman verir diye düşünmüştüm WWE. Ve şimdi ben çıkıp da bu maçta kim face kim heel diyemem. Neden mi? Bu ikili gerçekten kariyerlerini ortaya koyuyorlar. Bunun için de önlerine hangi fırsat çıkıyorsa değerlendiriyorlar. Bunu 5 yıl öncesinde görmek mümkün müydü? Gerçekten dönemin değişikliğine şahit oluyoruz. Ve her defasında bunu bize kanıtlıyorlar. Ve bu maç bizi daha fazlasını gösterdi. TARİHTE İLK PPV'DA KADIN GÜREŞÇİLERİ ANA MAÇTAYDI ve bunun yanı sıra ana maçla kalmayıp İLK KADINLAR HELL IN A CELL MAÇI'na çıktılar. Bu iki madde gerçekten çok önemli. 20 yıl öncesine böyle bir günün olacağını söyleseniz "Hadi be oradan!" derdi. Ancak biz bu tarihe ortak oluyoruz. Bu gerçekten inanılmaz bir duygu. NXT'den nerelere kadar geldiler. Bunu yapabilecek az kişiden birileriydi ve bunu da onlar yaptı. Charlotte ve Sasha Banks artık kadın güreşini "daha öte" bir hale getirdiler. Tebrik ediyorum.

Gelin, bu tarihi maçın içeriğine göz atalım. Nefesler tutulmuştu. Her iki yıldız da güne özel başlamıştı. Charlotte Flair, tahtıyla gelirken; Sasha Banks ise NXT TakeOver: Brooklyn'deki gibi arabasıyla ringe geldi. Bu işte tüyleri ürperten hareket oldu diyebiliriz. Tabi bunların hepsi başlamadan önce "Üçlü Ana Maç" konsepti vardı bu PPV için. Bu yüzden şov başlayana kadar kesinleşmemişti hangi maçın ana maç olacağı. Bu maç Universal kemer maçı da olabilirdi veya Kadınların kemer maçı da olabilirdi. Şov içinde belli oluyor ki neye şahit olduğumuzun farkında mıydık? Ve Queen, Boss'la ana maçta karşı karşıya geldi...

Bu maça başlamadan önce Charlotte PPV'larda tekli maçlarında 13 kez yenilmemiş. Bu önemli bir sayı ve WWE taraftarı bunun kırılmasını bekledi. Ne demişler rekorlar kırılmak için var. Bu maçın önemi artsın diye maça başlamadan hemen önce zincirler yere indi. Ancak ne görelim? Charlotte, kendisine gelir gelmez Sasha'ya saldırdı. İşte anladık ki bu iyiye giden işaret. Maç uzadı gitti. Ama korkulan oldu ve Sasha yine aynı pozisyonda yere yattı. Yerde kalmasının sebebi ise Charlotte'ın Power Bomb'uydu. Ve gerçekten o an hissettim ki bu maç burada bitti. Bu olmamalı dedim. Tarihte bir ilk gerçekleşirken bu sakatlık nüksetmemeli dedim. Bu dakikalar geçmek bilmedi. Aslında bakarsak baya sürdü benim için. JoJo elinde "Hükmen Mağlup Sayıldı" demeden Sasha ringe geldi. Bunu bize yapmamalılardı. Gerçekten ben bile yedim Sasha ringe dönemeyecek diye. İyi bir oyunculuktu. Maç içerisinde olaylar oldu. İlk kadınların Hell in a Cell maçı hak ettiği değeri aldığını düşünüyorum. Her ne kadar sonuç tatmin etmese dahi onların arkasındayım. Maç içerisinde fail'lar olsa bile alkışı hak ettiler. Banks'in sağlığı yerinde olsaydı onun alacağını düşünüyorum. Bel sakatlığına oynadı diyebiliriz Charlotte için. Bütün hareketleri ona dönüktü. Çünkü Sasha'nın maçı alamamasının sebebi beliydi. Bu da maçın son noktalarında artış gösterdi ve kemeri kaybetmesine yol açtı. Kendi evinde yenildi Boss. Sonunda ise, Charlotte 3-kez RAW'ın Kadınlar Şampiyonu olmayı başardı. Beni korkutan şey ise Sasha'nın sağlık durumunda tehdit eden bir şeyin olup olmaması. Sonuç olarak ise bir daha böyle bir maçı ne zaman görürüz hiçbir fikrim yok.

Toparlarsak bence kadınların ana maçta ve Hell in a Cell maçında olmaları günü kurtardı diyebilirim.  

Monday, October 3, 2016

GÖNÜLLERİN ŞAMPİYONU


O bir model, o bir WWE güreşçisi, o bir şarkıcı, o bir aktris, o bir dansçı, o bir NAOMI... Tek bir kelime bulamıyorum ifade edecek. Çokça arka plana atanan ve gizli yıldızın hikayesine ortak olalım. Gönüllerin şampiyonu Naomi'yi tanımaya ne dersiniz? 


Nereden başlamalıyım bilmiyorum açıkçası. Bu yazı biraz objektiflikten çok subjektifliğe girebilir. Uzun zamandan beri yazmayı düşünüyordum bu yazıyı ancak bu zamana kısmetmiş. Neyse, gevezeliğin alemi yok. Ancak zamanın bu kadar hızlı ilerlemesi gerçekten enteresan.

Naomi...


Kendisini ilk NXT'de görmüştük. 6 kişiden biriydi Naomi. 13 haftalık bölümde 13. hafta elenen oldu. Yani birinciliği kaçırıp ikinci olmuştu.  Tabi önceden FCW'da da yer aldı. FCW WWE'nin yetiştirme yurdu diyebiliriz. Tabi daha sonradan NXT'ye çağrılarak ana kadroya daha yaklaştıklarının sinyaliydi. Kazanan Kaitlyn oldu. Jamie dışında hepsi ana kadro ekranında yer aldı. Tabi, bir de bildiğiniz üzere Naomi sadece o kadrodan kalan oldu. Gönülden bağlı olanlar AJ, Kaitlyn ve Naomi en popüler olanlardandı. AJ'in Lita ile pozunu hepimiz biliyoruzdur. Gençliklerinden gelen bir istekti, bir duyguydu WWE'ye katılmak. Diğerlerine lafım yok. Hepsinin bir nedeni vardı o kadroda olduklarının. Aksana ve Maxine harcandı WWE'de. Daha iyi işler yapabileceklerini hepimiz biliyorduk. Daha sonra sağ kalanlardan Kaitlyn'de 2014'te ayrıldı. Çok kötü çizilen senaryoların kurbanı oldu ve ayrılmak istedi. Başka hayalini gerçekleştirdi. Ve AJ'de kocaya kaçtı diyebiliriz. Çocukluk hayalini ringde bıraktı. Ve geriye kalan bir tutam Naomi.


Funkadactyls...


Her defasında Brodus Clay'e teşekkür eder ve Naomi onun ekibinden bir parçası oldu. Brodus Clay'in partneri oldu. Ve Naomi'de Cameron'ı önerdi. Naomi'nin dansla ilgili geçmişi vardı. Dans gimmick'leri çokça daha önceden olsa da yeni bir şey getirmek istedi WWE. Ana kadro debutu çokça ertelendi ve sonunda çıkmış oldular. Funkadactyls'da öne çıkan isim Naomi'ydi. Ön planda hareketliliğiyle ve esnekliğiyle Naomi bir tık daha favoriydi. Bu tür şeylerde tabi ki şampiyonluklarda yer alamazlardı takım olarak. Ancak takımın son zamanlarına yakın Naomi, Aksana karşısında sakatlanmasaydı AJ ile Wrestlemania'da şampiyonluk maçına çıkacağı söylendi. Ancak sakatlanınca, öne çıkışı engellendi ve ertelendi. Daha sonra senaryo sıkıntılığı yaşamamak için Naomi ve Cameron karşı karşıya geldi. Naomi güçlü olan taraf çıktı. 

Tekli mücadelelerde çok fazla reaksiyon alamadı. Bu kadar atletikliğine karşın taraftarlardan istenilen tepkiyi alamıyordu. Şansı oldu mu? Oldu aslında ancak face olarak bir şeyleri başaramayacağı belli olmaya başlıyordu. Bu süreçler devam ederken eski zamanları hatırlatan günler geldi. Naomi tekrardan hem güreşçi hem de valet görevini üstleniyordu. Kocası Jimmy Uso'nun yanında yer aldı. Wrestlemania anı yaşadılar birlikte. Natalya ve Naomi eşlerinin yanında oldular. BTE ile Uso'lar. Kaybeden taraf Uso'lar yani Naomi oldu. Daha sonraki günlerde Naomi'nin bireysel artışına şahit olduk. Çünkü artık o birinci rakip ünvanını almıştı Nikki Bella'yı yenerek. İngiltere'de gerçekleşen şovdan sonra Paige'e saldırarak ilk kez hayatında Heel tarzını elde etti. Bu da aslında beni şaşırtmıştı. Naomi, Heel tarzı karakterin üstesinden gelebilecek miydi? Buna cevabım evet. Extreme Rules'da yeni bir tarz yaratarak Wild Girl dediğimiz hırçın kızı hatırlatan bir modelle geldi. Ve daha sonradan da bir takım şeylerin başlangıcı olmuştu. 

Team B.A.D.


Tamina AJ'in korumasından sonra, bir de Naomi ile tura çıktılar. Birlikte aslında iyi bir ikili oldu diyebilirim. Bir taraftan zaten aile bağı olan takımın bir şeyleri başarmasını bekledik. Tamina, daha çok yine partnerini öne çıkarma modelindeydi. Naomi her zaman yaklaşsa da yine şampiyonluk kemerini tadamadı. Bu takım bir ağırlık taşırken yenilen taraf olmaya başlıyordu. Ve o meşhur Divas Revolution gününe gelince yine değişti çoğu şey. Team Bella'nın yanında Team Paige. Becky ve Charlotte ana kadro çıkışlarını gerçekleştirdi. Ancak bu senaryoda hem Naomi hem de Sasha yoktu. Ve o an gelip Team B.A.D. olaya ortak olup Stephanie McMahon Sasha'da onlara eklenen isim oldu. Sasha olmasına rağmen yine yenilen taraf çoğu zaman Team B.A.D. oldu. İyi bir dinamik oluşturmalarına rağmen olmadı. Sasha geldiğinden beri gözler zaten ondaydı ve Naomi'nin zamanı yine alınmıştı. Şubat 2016'da Sasha ayrıldı Team BAD'den ancak yine gözler NXT yıldızlarındaydı. Veteranlar kurban olmuştu. Çünkü bir devrim oluyordu. Takım olarak ağırlık gösterseler dahi bir erkek heel takımı olmadıkları için havada kaldı. 

Total Divas, Sakatlık ve bireyselliğe doğru...


Tabi, unutmadan Total Divas şovu var. Ana kadroda olmasına rağmen daha sonradan reytingleri arttırmak amacıyla kadroda yer almadı. Şimdi ise tekrardan şova katıldı. Ana kadroda denilmesine rağmen maalesef öyle değil. Naomi'de reyting getirecek bir neden bulamıyorlar. Bazı durumlarda "sakatlandı gelsin, Cameron ile ayrıldı gelsin" mantığıyla gidiyorlar. Bu da biraz Türk şovlarını andırıyor. Ne, ne zaman reyting yapar. Ring içi performansına döndüğümüzde ise bu yılki Wrestlemania zamanından sonra Hem Naomi hem Tamina'nın sakatlanmasından sonra Team B.A.D. dağılmış oldu. Mayıs ayından Temmuz WWE Draft zamanına kadar kaybolmuştu Naomi. Ve meşhur parlayan zamanı gelmişti. Uzun zamandan sonra ilk kez bireysel ve bu kadar ön plandaydı. Draftlarla beraber Smackdown'a transfer olmuştu.  O Becky, Nikki, Eva Marie, Natalya, Alexa Bliss ve Carmella'nın olduğu taraftı. En çıkan yıldızlar Becky, Naomi ve Natalya'ydı. Naomi ve Natalya'nın bir şey yapma zamanıydı kendini belli etmeleri için. Becky en popüler olan isimdi. Alexa ve Carmella'nın parlayan zamanı da olabilirdi. Eva bir şey yapamadan uzaklaştırıldı ve Smackdown'un kadın yüzü olan Nikki. Smackdown kemersizdi kadınlar arasında. Ve ilk özel Smackdown PPV'sunda o kemer geldi. Ancak ilk elenen isimlerden biri oldu. Naomi tabi Smackdown'a yeni bir tarzla başlamıştı. O da yeni tarzı olan Glow zamanıydı. Her şekilde, her hafta kendini yenilemesini bildi. Hala tam olarak glow adında bulamadı. O yüzden her hafta değiştiriyor. Ancak bizim de hoşumuza gidiyor her hafta yeni bir girişler sergilemesi.


Ama artık yeter!


Bu zamana kadar olamadıysa bu kadın ne zaman şampiyon olacak? 6 yıldan beri WWE bünyesinde. Bir kemeri vermek çok da zor olmasa gerek. Rear View adıyla bitiriş hareketiyle zayıf gösteriyorsunuz Naomi'yi daha iyisini yapabileceğini bile bile. Bu da biraz itici kılıyor. Daha iyi bitiriş hareketlerinin olduğunu gördük. WWE, Naomi'nin büyüyeceğinden korkuyor. Kendisi WWE'nin yeni Lita'sı. Gelmiş geçmiş en atletik kadın güreşçisi. Bunu bence kabul edelim. Eğer bu zamanlarda kemeri alamayacaksa, ne zaman alacağını ya da alabileceğini şüphe etmeye başladım. Daha fazla ne yapabilir artık? Yapılmamış olan şeyleri yapmaya çalışıyor. Kadın güreşçilerin çok fazla denemediği hareketleri yapmaya çalışıyor. Belki de yanlış dönemde mi geldi? Hayır. Gerçekten çok yazık... Eğer yakında kemeri alamazsa bir ayrılış daha yakın olarak düşünüyorum. Her ne kadar WWE'yi sevselerde bir süre sonunda aynı sonuç alıyoruz maalesef. Bir kemeri vermek zor olmasa gerek. 

Thursday, September 15, 2016

GELDİK YOLUN SONUNA

32 farklı hikaye 16 farklı hikaye... WWE'nin düzenlemiş olduğu Cruiserweight Classic'in sonuna geldik. Temmuz'da başlayan macera iyi kötü tamamlanmış oldu. Ve yolculuğun sonunda da TJ Perkins hayatta kalmayı başardı. Peki nasıldı turnuva?


Türkiye saatiyle 15 Eylül 2016 saat 04.00'de canlı yayınıyla yarı finaller başladı. 3 karşılaşma bu turnuvanın galibini belirledi. Gran Metalik karşısında Zack Sabre ve Kota Ibushi karşısında TJ Perkins. Açıkçası gün aman aman geçmedi. Neden mi? Sanki daha önceki bazı maçlar daha iyiydi. Mesela Brian Kendrick vs. Kota Ibushi maçı veya Kota Ibushi'nin Cedric Alexander'la maçı. Ya da Tozawa-Gallagher maçı. Belki de günün maçlarının kötülememin sebebi favorilerimin kazanamamasıydı. Zack Sabre ve Kota Ibushi'nin finalde karşılaşacağını ummuştum. Belki de siz de öyle umdunuz. Bu senaryo gereği mi yoksa gerçekten öyle mi bitti pek bir fikrim yok. Ancak ikisinin çıkma nedeni kesinlikle RAW sözleşmesinin bulunmasıydı. Sabre ve Ibushi ikilisi WWE tarafından bir şekilde uzlaşamadı daha. Ben açıkçası Ibushi'nin kazanıp öyle duyurulacağını düşünmüştüm. Ancak düşüncem fos çıktı. 

Günün maçını soruyorsanız bana göre takım maçıydı. NXT takımı DIY (Gargano & Ciampa) karşısında Cedric Alexander ve Noam Dar ikilisi. Hakemin hatası biraz bozsa da süreci yenilen ekibin RAW'da olacağını sabırsızlıkla bekliyorum. Tabi yenilen ekip ana kadroya çıkacak da kazanan ekip duracak mı? Hayır. Ancak onlar NXT'de bir süre daha devam edeceğini düşünüyorum. Büyük ihtimalle bu turnuvadan çıkacak ekip yavaş yavaş RAW'da sahne alacak. Zamanı genişletmeye  veya uzatmaya çalışacaklar. Peki bu ekip kim? Kimler var RAW'da? RAW'a 10 kişi açıklandı ve bunlar:

Akira Tozawa
The Brian Kendrick
Cedric Alexander
Gran Metalik
Jack Gallagher
Johnny Gargano
Noam Dar
Rich Swann
TJ Perkins
Tomasso Ciampa

Aslında Zack Sabre ve Kota Ibushi dışında popüler olan yıldızlar. Seyirciler bu yıldızları görmeye geliyorlar. WWE'de çok iyi hamle yaptığını düşünüyorum. İşte şimdi Smackdown'la yarışır hale geldi. 3 saat çünkü geçmek bilmiyordu. Nia Jax, Bo Dallas ve Braun Strowman'ın süreleri doldu gibi ya da çok yaklaştı. Tabi burada akıllarda kalan bir soru daha var. Cruiserweight Classic'te gördüğümüzün kaçta kaçını RAW'da görebileceğiz? Asıl sorulması ve cevaplanması gereken soru bu. Büyük ihtimalle açılışı bu ekiple yapacak RAW. Ama inşallah bu büyünün içine edilmez! Çünkü ne kadar çok hak etmeyeceklerini söylesem de hak etmiyorlar. Çünkü artık RAW'ın buna ihtiyacı var. Ve bizim de. Eğer iyi bir çizelge çizemezlerse Smackdown Live'a pes etmek durumunda kalacaklar ki bu kadroyla bozulmasını istemem. Bu iki tarafın ciddi şeyler koyacağı belli. Bir de şu sorun var ki sadece kendi aralarında mı karşılaşacaklar bu da benim merak ettiğim soru. Daha sonradan US şampiyonluğu maçına çıkabilecekler mi? Veya turnuva da olmayanlar katılabilecek mi? Bunu da çok yakında göreceğiz. 

Gelelim şoke eden final. Bu iki yarı finalden sonra adam akıllı final maçını izleyebileceğimizi düşündüler? Orada olan bütün yıldızlar bir şeyleri kanıtlamış insanlar. Buna lafım yok. Finalistlerin de keza öyle. Metalik ve Perkins inanılmaz işler yaptılar ve yapacaklar. Buna da şüphem yok. Ancak sırf şirket gereği, kontrattan dolayı finalde olduklarını düşünüyorum. Ama onun dışında her şey çok iyiydi. 

Günden çıkacak iki önemli not! Bu turnuva gelecek sene büyük ihtimalle devam edecek. Çünkü ilk şampiyon kelimesi çok kullanıldı. Çok iyi bir karar. Ancak zamanla nasıl devam edeceğine şahit olacağız. Bir de asıl önemli olan şey kazanan TJ Perkins yeni kemerle beraber pazartesi gecesi RAW'da olacak ve ilk şampiyon da ta kendisi oldu. Küçük bir ekstra turnuvaya gerek kalmadı ki mantıklı bir karar oldu.

Toparlarsam bu Cruiserweight Classic WWE'ye birçok şey kattı. Eksisinden çok artısı oldu. Daha önce olması gereken şeye sonunda kavuştuk. Belki de tam zamanıydı Triple H'in dediğine göre.  En son Cruiserweight şampiyonu HORNSWOGGLE'dı. Tekrarlıyorum HORNSWOGGLE. Kemeri onunla maziye götürmüştük. Ama onlar artık geride kaldı ve yeni bir heyecana doğru yelken açtık. Söylemeliyim ki bu zamanlarımız bozulmasın hiç. Tekrardan tebrikler TJ Perkins. Hak ettin!
EFEREY 

Wednesday, September 14, 2016

İNCELEME | BACKLASH 2016

SmackDown Live'ın ilk özel PPV'su olan Backlash beklediğimden büyük şov oldu. Uzun zamandan beri bu kadar bir PPV'dan heyecanlanmamıştım. Bu da Wrestlemania ve Summerslam dışında en iddialı PPV olarak seçtim. Tabi normalde bu yıl bir de Royal Rumble vardı. Peki bu kadar sevmemin sebebi neydi? Backlash'i, Backlash yapan neydi? 10/10 bir şov diyemeyeceğim. O kadar da abartmayayim ancak gerçekten iyi bir notu hak etti. Şimdi artı ve eksilerle birlikte Backlash notları:


LASS KICKER'ın ZAMANI


Pazar gecesi şovunu Shane ve Daniel açtı. Günün öneminden bahsettiler. Maçlarından ve ilk Smackdown Live PPV'su olması önem taşıdı. Günün içinde 4 tane kemer maçı oldu. İkisi yeni olmak üzere ikisi de yeni kemer sahibini bulacaktı. Bu bile aslında bir Smackdown'ın ilk PPV'su önemli kıldı. İlk maç yeni bir kemer maçıydı. İlk Smackdown Live Kadın Şampiyonu olacaktı. Aralarında bildiğimiz üzere Carmella, Naomi, Natalya, Becky, Nikki ve Alexa yer aldı. İlk elenenin Alexa olması şaşırtmadı çünkü aralarında çok fazla deneyemi olmaması onu elemeye sürükledi. Tabi aslında deneyimi az olması çok da dezavantaj değildi ancak maç kartına baktığınızda Alexa'yı düşünmüyorsunuz kazanacağını. Daha sonra sırayı Carmella veya Nattie'yi bekledim. Çünkü Carmella'nın çok fazla maçı götüreceğini düşünmedim ve Nattie'nin ilk kemer sahibi olması düşüktü. İkinci elenen ise bahtsız yıldızımız Naomi'ydi. Açıkçası hiç ama hiç hak etmiyordu o kadar erken elenmeyi. Bununla ilgili daha sonra yazı yazacağım ancak son üçü hak ediyordu. Ancak son üçlü Carmella, Nikki ve Becky'di. Senaryonun devamlılığı için aslında iyi bir üçlü. Carmella, Nikki'yi roll-up yaparak eledi. Ancak son ikili beni cezbetmedi. Çok bariz Becky'nin kazanacağı belliydi. Ve yeni şampiyonumuz Lass Kicker oldu. Hak etti mi hak etti. Yine 4H'in yükselişi oldu ve oranlar onu gösteriyordu. Bu dönem hala onların. Ancak bu kadar sevmeme rağmen hala kemer onun muydu sorusu kafamda tekrarlanıyor. Ama tabi süre sıkıntısı olmaması en büyük etkendi. Eski yıllara göre kadın güreş maçları yükselişte ve bütün yıldızlar istediği şeyi yaptı. En azından şans verildi. Tebrikler Smackdown Live kadın kadrosu.

İŞTE BUNU BEKLİYORDUK!



Evet, uzun süreden beri istediğimiz maçı aldık diyebiliriz ikilinin arasında. Gerçekten bu kemer bunu istiyordu. Aralarındaki mücadele hem duygusal hem de ring içi bakımında gayet iyiydi. Aslında bu kadar Miz ve Dolph' un arasındaki mücadeleden sıkıldım. Neden bu kadar yıldız varken hep birbirlerini buluyorlar. Ki bugün yanılttı. Her ikisininde arkadan gelen hikayesi gayet iyi oturdu maça. Bu kemerin bu tür şeyleri görmesine ihtiyacı vardı. Ve Miz'in de. Her ne kadar senaryo olsa dahi Daniel Bryan'ın dediği söz doğruydu. "Korkak". Aslında yeni bir John Cena, yeni bir Dwayne Johnson kendileri. Kendisini 100'de 100 ringe koyamıyor. Çünkü dışarıda da işleri var. Tabi buna aslında karşı değilim. Ancak yakında düşüncelerim değişebilir. Ki zaten bu maçta Dolph'un kazanacağını düşünmedim. Bitişi ise eski bir bitiş oldu. Miz'in partneri Maryse maça karışarak kocasının yenmesini sağladı. Ki buna da okeyim. Eğer böyle senaryolar gerçekten ikilinin arkasındayım.

HİÇ OLMADI!



Backlash'de gerçekleşmemesi gereken maç gerçekleşmedi. Randy'nin Brock'la karşılaşması ardından Bray ile karşılaşması iyi değildi. Bray'in ilerlemesi gerekiyor. Ve bu maça koyularak olmadığı yere geldi. Hatta ben olsam Randy'i heel yaparım tekrardan. Şu anda tekrardan Brock ve Randy maçı tekrarlanabilir mi konuşuluyor. Ve Randy Bray karşısına yetişir derken, WWE sağlık kontrolünden geçemedi. Yetişemedi. Yetişseydi de Randy o maçı alacaktı. Viper çoğu fanını kaybetti. Bunu kurtarma maçına çıkacaktı ancak sakatlanma sahnesi yarattı. Bray'i güçlü göstergesinin bir parçasıydı. Tamam bu da okeylenebilir. Kane ve Bray de Live şovlarda maçları vardı. No Holds Barred maçı olarak değiştirildi şov. Ama bu ne? Randy maça karışarak Kane yendi. KANE! Bray Wyatt yine ezilen taraf oldu. Hiç hak etmiyor. Kane'in Smackdown maçlarda karşılaşması ve PPV'da olması da artık eski tadı vermiyor. Kane dışında bir başka kişiyi kabul ederdim. Randy mücadelesinin olmaması ve günü uzatma çabaları negatif puan aldı hem benden hem de taraftarlardan.

ŞAŞIRTTI!



Yeni Uso'lardan beklediğim performans sonunda geldi. American Alpha'ya ters dönüp heel olmaları herhalde kariyerlerindeki en iyi şeylerden biriydi. Hatta bunu kuzenlerine yani Roman Reigns'e nasıl yapıldığını göstermeliler hatta ders vermeliler. Günü iki takım maçı ile kapattık. Biri kemer maçı biri kemere giden yol maçıydı. Hype Bro'ların kaybedeceği çok belliydi.  Ve Uso'ların bu hali günü kurtardı diyebilirim. Çünkü eski halleri olsaydı bu maçlar çekilmezdi. Ama kemer onların olurdu. Neyse, ring içi kıyafetleri değişir yakında da jenerik ve müzik değişimleri eli kulağındadır. Beni asıl final maçında şaşırtan şey ise Rhyno ve Heath Slater'ın kazanmasıydı. Gerçekten! Bunu beklemiyordum. Hem WWE'nin göz takımı kaybetti daha doğrusu Vince McMahon'ın - e ne de olsa Samoalı - hem de part timer güreşçi Rhyno şampiyon oldu. Hem de tarihe geçti. Bu gerçekten WWE'de önemli bir gelişme. Heath'den beklerdim. Ancak partneri beni iteliyordu düşünceden. Gayet beklemediğim bir sonuçtu. Ve ilk SmackDown Live Takım Şampiyonu oldular. Uso'lar dururken! Çok şaşırtıcı ama etkileyici.

BU DAHA DA ŞAŞIRTTI!



Bunu yazının sonuna kadar bekleyemeyeceğim AJ STYLES YENİ WWE DÜNYA ŞAMPİYONU oldu. Bu gerçekten beni köşeye yatıran sonuç oldu. Bu sonuç TNA'de olsa şaşırmam, NJPW'de olsa şaşırmam, ROH'da olsa şaşırmam ancak WWE'de bu kadar erken AJ Styles'ın kemerle buluşması - ve nedense belki almaz bile diyordum kariyeri boyunca - beni çok mutlu etti. Gerçi Summerslam'de John Cena'yı yendikten sonra böyle bir sonuca çok da şaşırmamak lazım. Ancak resmen WWE'de devrim oluyor. Bunu inkar edemeyiz. Evet, Dean Smackdown için ilk Draft seçimi ve evet o Smackdown'un yüzü. Ancak Backlash'e kadardı. AJ'in burayı yöneten adamım lafını hafife almamak gerekiyormuş. Dean evet Smackdown'un en sevileni. Kendisi Shield'da da en sevilendi. Ancak bana göre onda eksik bir şey vardı. Nedenini bilmiyorum. Eksik olan şey ne? Onu da bilmiyorum. Kendisini yeni dönemin Stone Cold'u diyorum. Konuşması iyi, karizması var, ring içinde iyi ama bir şey eksikti. Ve kemerdeki görünüm sanki AJ ile tamamlanmış oldu. Bana göre en iyi dönemin yılların güreşçisi ve iyi ki şu an WWE ailesinde. Her ne kadar acısıyla tatlısıyla zamanlarımız geçse de bu dönemde olması bir şeylerin habercisiymiş. Kemer gerçekten yakıştı. Hala inanması güç olsa da yeni WWE Dünya Şampiyonumuz AJ Styles.   

Toparlarsam, bana göre, Smackdown Live böylece RAW'ı geçmiş oldu. Smackdown'ı hafife almamak lazım. Sadece düşündüren şey özel bir PPV'un 3 saat olması şart mı? Güzel bir 6-7 maçla 2 saat 2,5 saatte de en iyi performanslarını verebileceklerine inanıyorum. Zaten bu PPV'da tam 3 saat olmadı. Üstelik yine Kick-off'a maç eklediler. Bence özel brand ppv'larda. yarım saat olması bile yeterliydi. Mavi takımdan biri olarak kırmızı takıma bakmak lazım. Bir de tabi ki de Cruiserweight'in RAW'a geleceğini unutmamak lazım. Çünkü şu an toparlasa toparlasa onlar toparlayabilir RAW'ı. Ki zaten bütün RAW kadrosu onları bekliyor. Bakalım Clash of Champions'da bizleri neler bekliyor?
EFEREY

Sunday, September 11, 2016

BROOKLYN'DE MUHTEŞEM 3 GÜN


20 Ağustos, 21 Ağustos, 22 Ağustos... 3 ayrı gece, 3 ayrı şov... 12 saat eğlence... NXT, SUMMERSLAM ve RAW... Başka ne denilebilir ki? İnsan bu blogu yazarken bile heyecanlanıyor. Tabi bir de bunu orada o stadın içinde yaşaması var. Halimi düşünün. Eğer sizinde bir gün şansınız olursa, benim ne demek istediğimi anlayacaksınız. Hani derler ya anlatılmaz, yaşanır. İşte aynı o hesap. Nereden başlamalıyım, nelerden söz etmeliyim bu yazıda onu bile düşünemedim. Summerslam 2014'ün ayrı, 2015'in ayrı ve 2016'nın ayrı yeri oldu. Bu biraz 2 ve daha fazla çocuğunuz varsa hangi çocuğunuzu daha çok seviyorsunuz sorusuyla eş değer buluyorum. Hepsinin farklı tadı, farklı atmosferi ve tabi ki de farklı ruhu vardı.  

Yine daha detaylı özete geçmeden önce yine sizlere teşekkür etmek istiyorum. Geçen 2 yıl gibi bu yılda beni orada yalnız bırakmadınız. Ben orada Efe olarak orada değildim. Türkiye olarak oradaydım. Konuştuğum arkadaşlarıma ve kardeşlerime dediğim gibi eğer bir faydam olduysa ne mutlu bana. Ancak bunu her defasında gittiğimde/eğer bir daha gitme şansım olursa bırakmayacağım, bırakılmasına izin vermeyeceğim. Çünkü ihtiyacımız var. Çünkü WWE'nin Türkiye'de yeri var. Bunu da gösterebilmek için elimden gelen en iyisini yapmaya çalışacağım. Tabi ki herkesin hayali olduğu gibi benim de hayalim asıl orada olmak ve bu serüvenime yaklaştığımı hissediyorum. Çünkü eğer inanırsanız, başarırsınız. 

Bir başka söylemek istediğim şey ise şu üç şey arasında dolanıp düşündüm. Kararsız kaldım. Bayrak, Anı ve Şahit Olma. Evet biraz şifreli gibi ancak şimdi açıyorum. Evet. Bayrağı açıyorum çünkü nedeni belli. Bu rüyaya kaç kere daha şahit olabileceğim ki? Bunu telefona çekmem lazım. Yani telefonuma anı bırakmam lazım. Ve tabi bu ikisini yaparken o arenada canlı izlemek çok güçtü diyebilirim. Sanki her anı çekmem gerekiyormuş gibi hissedince canlı gözlere gerek kalmadı. Orasın ancak izleyemiyorsun durumu çıktı. Çünkü yanımdaki hiçbiri benim gibi manyak derecede çekip durmuyordu şovu. İşte bu üçü arası kararsızlığım beni yordu. Ancak hiçbir yaptığım şeyden pişman değildim.

YOLCULUK: BROOKLYN, NY 

2016'daki yolculuğumuza başlarken rotamız Brooklyn, New York'u gösteriyordu. Yolculuğum başlamıştı.


İLK DURAK: NXT


NXT'nin Wrestlemania'sı olarak adlandırdığımız şovla 3 günlük bültene. Aslında hepimiz biliyorduk ki eğlencenin daha çok arka planda kaldığı ve daha çok güreşin ön planda olduğu bir şovdu. Ve aslında her şovların böyle olmasını istediğimiz doğrudur. İlk olarak Takeover şovundan önce NXT'nin haftalık bölümünün çekimi gerçekleşti. Brooklyn şovunda olması gerekenler ancak ana kadroya katılamayanlardı. 2 maç oldu ama bu maçlar daha çok taraftara yönelikti. Tye Dillinger ve TM61. NXT taraftarının bu 3 yıldızı sevdiğini biliyoruz. Hatta Dillinger'a karşı farklı bir ilgisi var. Çünkü daha fazlasını hak ediyordu.

Ana şova gelirsek; 

  • Bobby Roode, Austin Aries, Ember Moon, Ciampa & Gargano, Bayley ve Shinsuke Nakamura favorilerimdi. İki tahminim dışında tahminlerim tuttu. No Way'e ve Cien'e ihtimal bile veremedim. Roode'un ilk maçı ve Aries'e böyle bir şovda yenilgi vermezdi WWE. 
  • Ember Moon kazanmazsa olmazdı ve bence finisher'ı günün hareketiydi. 
  • Bayley, maçı kazanamasaydı RAW'a çıkacağını tahmin etmiştim. Ancak Bayley'nin kazanamaması üzmüştü. Şu anda Asuka'nın karşısında kazanabilecek birisini görmüyorum. Ember Moon'un çıkışı da zaman alacaktır. Tabi Asuka, Bayley karşısında Heel rolünü aldı. Ancak tekrardan Face'e dönecektir. Liv, Royce, Billie Kay, Aliyah yeterli değil kemer için. Asuka için NXT yenilmezlik serisi devam edecekti. 

  • Takım maçı ise NXT tarihinde en iyi takım maçı olabilir. Takım maçlarının yükselişini gösteren bir maçtı. Açıkçası The Revival'ın kazanmasını beklemiyordum hiç. 
  • Samoa Joe ve Shinsuke Nakamura günün maçıydı diyebilirim. İstediğimiz sonunda gerçekleşti. Ancak Joe bu durumda ne kadar daha kalabilir NXT'de bir fikrim yok. Bir sonraki Draft'a kadar kalır mı yoksa Wrestlemania öncesi şaşırtır mı bizi göreceğiz. Ancak bir tekrar maçı daha bekliyorum. 

  • Genelde TakeOver'larda eski TNA yıldızlarının dönüşü olarak nitelendirdiğim şovda eski bir yıldız gelmedi. Tabi içerisinde 3 önemli TNA starı bulundu. Ama daha fazlasında Hideo Itami'nin önemli bir feuda girişinin sinyalini gördük. Ama bundan da önemlisi GTS, Itami'ye kavuştu. 


İKİNCİ DURAK: SUMMERSLAM


Herkesin olduğu gibi bazı maçların size daha cazip geldiği ihtimaldir. Hatta bazı maçlara neden var dersiniz. Yine benim de beklediğim maçların listesi. Bu 5 maç gerçekten önemliydi benim için.

Universal Championship Match: Finn Balor vs. Seth Rollins

RAW'ın en önemli kemer şampiyonluğu maçı. Ne kadar ilginç! Hala bu kemere karşıyım. WWE ve Dünya Şampiyonluk Kemerini birleştirdikten sonra Intercontinental kemerinin büyüklüğünden bahsetmişlerdi ve şimdi yine kemeri hiçe saydılar. O kemer RAW'da kalmalıydı ve en büyük kemerleri RAW olmalıydı. US kemeri Smackdown'a geçip, RAW'a da Cruiserweight kemeri gelmeliydi. Universal kemeri işte benim gözümde bu yüzden kaybediyor. Bu yüzden değeri hiç. Maça gelirsek favori maçlarımdan bir tanesiydi. Hatta sonucu şaşırttı ve Finn ilk Universal şampiyonu oldu. Tabi ne kadar süre ön planda olacak bu kemer bilemeyiz. Ama yine de Finn'in Seth'e olan karşı galibiyeti önemliydi bizim için.

WWE World Heavyweight Championship Match: Dean Ambrose (c) vs. Dolph Ziggler

Dolph'un böyle bir maça çıkmış olması bile uzun yıllardan sonra önemli bir adımdı WWE için. Hala bir umut var dedirttirmişti. Tabi kazanmasını maalesef beklemiyordum. Dean'in kazanmış olması burukluk yaşatsa da yine de şahit olmak böyle bir maça güzeldi. 

John Cena vs. AJ Styles

Günün en iyi maçıydı gözümde. Çünkü AJ, Cena'yı yenmişti. Sadece yenmiş olması en iyi maç yapmaz. Bunu aslında performansların dışında seyirci de eklenir. O ambiansa ortak olur. Ve olduğum yerdeki tezahüratlar maçı maç yapan şeylerdi. İkilinin en iyi maçıydı. AJ'in yenmesiyle beraber John Cena'nın yavaş yavaş uzaklaşıyor olmasının sinyaliydi.

Women's Championship Match: Sasha Banks (c) vs. Charlotte

En çok beklediğim maçlar arasındayken maçın botch'ları maçtan aldı götürdü beni. Sasha'nın sakatlanma ihtimaline karşı Charlotte'ın kemeri kazanması ve Sasha'nın kaybetmesi....Bu gerçekten üzücüydü. Bu Summerslam Women kadrosu için önemli bir yere taşıyacakken olduğu yerde bıraktı ve 1-2 adım geri götürdü bence. Hala Charlotte'ın ve Sasha'nın sakatladığı sahne gözümün önünden ayrılmıyor. Daha iyi maç bizi bekleyebilirdi. Bence en kötü şans günün başlarında olmasıydı maçın.

6 Women Tag-Team Match: Good vs. Bad

Women Evolution'dan bahsederken bu maçı bahsetmeden olmaz. Gerçekten RAW Women kadrosunun görmesi gereken bir senaryo. Paige durumu vahim zaten, Nia Jax'in her hafta indy güreşçilerle gereksiz yer kaplayışı ve Summer Rae'in kayboluşu. Gerçekten yazık. Açıkçası Nikki'nin geleceğini bile bile Face takımın kazanacağını beklemedim. Smackdown kadrosunun geliştiğini gösterdi maç kadın güreşçiler tarafından. Tabi Becky, Naomi ve Carmella'nın kazanmasını isterdim gönülden.


Evet, diğer maçları hüsranlıkla izledim demek istemiyorum ancak olsa da olurdu olmasa da olurdu. Dikkat ettiyseniz Brock'la Randy'nin maçını eklemedim bile. Hem de ana maçta böyle bir rezalet beklemiyordum. Şoka uğrattı beni. Ve arkamda adam Randy'nin t-shirtünü çıkarıp attı öne. Doğru bir karardı. Brock'a karşı bir şeyim yok ama bu biraz ağır oldu. Summerslam böyle bir bitişi hak etmedi. Diğer maçlara karşı görüşümü yazmıştım. Daha iyi bir set-upla daha iyi bir şov çıkardı. Sami Zayn ve Cesaro'nun kick-off şovunda olması hala beni nerede olduğumu düşündürttü. 


ÜÇÜNCÜ DURAK: MONDAY NIGHT RAW


Aslında daha iyi bir şov bekliyordum yine. Wrestlemania'dan sonraki RAW gecesi gibi hissetmeliydik. Ancak işler ters gitti. Günün ana hatları ilk Finn'nin kemeri bırakması ve ikinci olarak Bayley'nin ana kadroya çıkışıydı. 

FINN BALOR

Her ne kadar Curb Stomb'un tehlikeli olduğu için kaldırılsa da Seth'in Power Bomb'u daha çok yıldızı sakatladı ve bunlardan biri yeni şampiyon oldu. Normalde Roman Reigns uzaklaştırılmasaydı Universal kemeri maçı aslında Roman ve Seth arasında geçecekti söylentilere göre. Ancak Finn kemeri bırakınca bir sonraki PPV şovunda yani Clash of Champions'ta bu maç olur dedik. Ve Summerslam'den bir sonra gecesindeki RAW'da yeni bir turnuva olup yeni şampiyon belirleme kararı aldı. Ve yenenlerden biri Roman Reigns'ti. Rakipleri ise Seth, Cass ve Kevin Owens'ti. Ancak Finn'in kazanışı ve ilk şampiyon oluşu tarihe geçmişti.

BAYLEY

Sasha'nın ciddi sakatlanmasına karşın Bayley ana kadroya çağrıldı ve bunu açıkçası bekliyordum. Zaten Bayley'nin kartları elden ele dolaşmaya başlamıştı bile. Bu hem üzücü hem heyecanlandırıcı bir gündü. İsterdim ki o sıralarda Sasha'da olsun. Charlotte ve Bayley'nin mücadelesinin sinyalini vermişti. 

DUDLEY BOYZ'a VEDA

Geçen yıl geri dönüşlerine şahit olduğum ve bu yılda veda edişleri eskilere götürdü. Nereden, nereye... Artık arka planda rol alacakları ve ring içi aktivitelerinin son olacağının günüydü. Eğer eski bir WWE taraftarıysanız ne demek istediğimi anlamışlardır. Zordu. Ama asla, asla deme.



Son olarak söylemek istediğim şey ise sizlerden her gelen yorumu okumaya çalıştım. Sorularınızı cevapsız bırakmak istemedim. Başka bir yerde birisi soru sorduğunda veya benden bahsedildiğinde benim görmemi istediniz. Bunun içinde her birinize TEŞEKKÜR EDERİM. Ayrıca arkamda olan aileme de teşekkür etmeden geçmek istemem. Her zaman yanımda oldular. Bunun sadece Summerslam'le kalmayacağıma söz veriyorum. Biraz daha işleri büyütmeyi planlıyorum. Yakınlarda yeni haberler gelebilir. Ancak kesinleşmeden şu anda bir şey demek istemiyorum.

Teşekkür ederim...

EFEREY